Türkiye'de Kadın Erkek Eşitliği
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın 2013 yılında yayınladığı ve “anne ölüm oranı”, “ergen doğurganlık oranı”, “kadının siyasi katılımı”, “kadın okuryazarlığı” ve “kadının iş gücüne katılımı” göstergelerini ölçen Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Endeksine göre Türkiye 187 ülke arasında 69.sırada yer almaktadır. Dünya Ekonomik Forumu’nun düzenli olarak yayınladığı “Cinsiyet Eşitliği Uçurumu” endeksine göre ise Türkiye, 2013 yılında, 136 ülke arasında 120. sırada yer almaktadır. Bu endekslerin sonuçları Türkiye’de yaşanan toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ortaya serme anlamında çok önemlidir.
Türkiye, 2010 yılında yayınlanan “Binyıl Kalkınma Hedefleri Gelişim Raporuna” göre, ilköğretimdeki cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırma hedefine çok yaklaşmış olsa da, ortaöğretime devam etmeyen kız çocuklarının oranı kayda değerdir. Bin Yıl Kalkınma Hedefleri raporu, bin yıllık hedeflerin gerçekleştirilmesindeki sorun teşkil eden konular olarak bilhassa coğrafi ve sosyal cinsiyet eşitliği farklılıklarını ele almaktadır. Rapor, Türkiye’nin ciddi zorluklar ve yapısal engeller yaşadığı, Cinsiyet Eşitliğinin ve Kadın Güçlendirilmesinin Teşvik Edilmesi başlıklı 3. Hedefe özel ilgi gösterilmesi gerektiğine dikkat çekmektedir.
Öte yandan, Türkiye’deki uluslararası toplumsal cinsiyet eşitliği izleme faaliyetlerinin yanı sıra, güçlü kadın hareketinin ve kadın kuruluşlarının çabaları sonucunda, 1990’dan bu yana, Türkiye kadın hakları konusunda dikkate değer gelişim kaydetmiş, toplumsal cinsiyetle ilgili ortak bir gündem geliştirilmiştir. Buna ek olarak son 10 yıl içinde, kadınlara karşı temel ayrımcılık hükümlerini kaldıran yasal düzenlemeler yapılmıştır. ). Bu yasal gelişmeler sırasıyla; TBMM Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nun kurulması, cinsiyet eşitliği ile cinsel ve fiziksel manada kadın haklarının koruNması adımlarınI içeren ceza kanunu hükümleri, evlilikte erkek üstünlüğünü kaldırarak ailede kadın-erkek eşitliğini getiren medeni kanun hükümleri, aile içi şiddete karşı aile koruma kanunu hükümleri; “Kadınlara Karşı Her Çeşit Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi (CEDAW), Avrupa Konseyi Kadına Karşı Şiddeti Önleme Beyanı, 100.000’den fazla nüfusu olan belediyelerin ve büyükşehir belediyelerinin kadın ve çocuk sığınma evleri kurmasını öngören 5393 sayılı Belediye Kanunu şeklinde özetlenebilir.
Cinsiyet eşitsizliğinin en yoğun yaşandığı alan ise yerel düzeydir. İstihdam, okur yazarlık, üreme sağlığı açısından incelendiğinde bölgesel farklılıkların çok yoğun şekilde yaşandığı, bu alanlarda yerel politikalar üretmekte zayıf kalındığı görülmektedir. Örneğin, TÜİK’in Nisan 2013’te yayınladığı son istatistiklere göre Antalya’da 15 yaş üstü okuma yazma bilmeyen kadın oranı %2.77 iken, bu oran Şanlıurfa’da %16.39’a çıkmaktadır. Bu durum toplumsal cinsiyete duyarlı yerel politikalar üretmenin önemini tek başına ortaya koymaktadır.
Yerel düzeyde kadınların yaşadıkları sorunlar, güçlükler ve kısıtlılıklar yerel politikalar ve önlemlerle doğrudan bağlantılıdır. Oysa, kadının siyasi hayata katılımına bakıldığında da, eşitsizliğin en yoğun olarak yerelde yaşandığı görülmektedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki kadın vekil oranı %14 olmakla beraber, yerel meclislere inildiğinde bu oran 2009 yerel seçimlerinde %3 (İl Genel Meclisi) – %4 (Belediye Meclisi) düzeylerine düşmektedir. 2014 yılı Yerel Seçimlerinde bu oran artmış olmakla beraber (%10.7) yine de TBMM’deki temsil oranı olan %14’ün altındadır. Türkiye’deki toplam 81 ilde sadece 4 belediye başkanını kadın bulunmaktadır. Bu veriler de göstermektedir ki, kentler ve yerel politikalar geleneksel olarak erkekler tarafından tasarlanmakta ve bu tasarımlar kadın ve kız çocuklarının ihtiyaçlarını dikkate alma konusunda çok eksik kalmaktadır.
Kadın Dostu Kentler Birleşmiş Milletler Ortak Programı, gerek oluşturduğu Yerel Eşitlik Mekanizmaları ve Yerel Eşitlik Eylem Planları, gerek yerel kadın STK’larla yerel yönetimler arasındaki işbirliğinin ve bu kurumların teknik kapasitelerinin geliştirilmesine yönelik faaliyetleri ile Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitliğinin hem yerel hem de ulusal düzeyde geliştirilmesini amaçlamaktadır.